#41 Tarlakuşu
TARLAKUŞU
Dezső Kosztolányi
Péter Esterházy'nin sunuşuyla
Dr. Erdal Şalikoğlu'nun Çevirisiyle
Kimseyi beklediği yoktu. Âşık da değildi, dünyevi âşık değildi o; birine ulaşan, bir yaşamı kucaklayan, etten, bedenden sıyrılıp kendininmiş gibi derinden hisseden ilahi âşıktı. En büyük mutluluklar bu en büyük acılardan doğar; öyle ki, bir gün bizi de anlayacaklar ve bütün o yabancı insanlar da bizim sözlerimizi, bizim yaşamlarımızı kendilerininmiş gibi kabul edecekler.
Tarlakuşu evde kalmış kızlarını bir haftalığına değişiklik olsun diye köye gönderen bir anne babanın hayatının sessiz altüst oluşunun hikâyesidir. Artık yaşlanmış çift başbaşa kalınca uzun zamandır –sebepsiz yere– geri kaldıkları şehir hayatına karışır. Restorana giderler, tiyatro izlerler. Baba eski dostlarıyla içer, sarhoş olur. Evde kalmış kızlarının yokluğu varlığında konuşamadıkları şeylerin yüzeye vuruşunu tetikler. Çok sevdikleri kızlarına dair telaffuz edemedikleri, birbirlerine itiraf edemedikleri bir kusur onları yer bitirir. Macar edebiyatının büyük ustalarından Kosztolányi, doğduğu şehir Szabadka’dan türettiği hayali taşra şehri Sárszeg’de dünyanın ilk günlerinden beri insanları perişan etmiş bir açmazın peşine düşüyor.
“Tarlakuşu’nun çirkinliği bir sembol değildir. Bu çirkinlik, unutmayı, yok etmeyi çok istediğimiz, ama mümkün olmayan, her zaman geri gelen, her zaman bizimle olan, acımasız, tıpkı babasıyla birlikte olan bir kız çocuğu gibi, adlandırılamayan endişedir. Tarlakuşu’nun çirkinliği, yumuşak şişkinliği, donukluğu, agresif iyiliği: biziz. Bu kadar katı, bu kadar öngörülebilir, bu kadar kişiliksiz, bu kadar Macar olan bizim hayatlarımızdır. Tarlakuşu ebedidir. Kurtuluş yoktur. Küçük kuşumuz her zaman evine uçar." - Péter Esterházy
Aralık 2024, 212 sf., 12.5x19.5
Kapak: Ömer Faruk Yıldız
Dizgi: Fatih Mutlu
Telemak 41, Edebiyat 2
Özgün Adı: Pacsirta
978-625-95373-4-4
Comments